12 Mayıs 2015 Salı

SIRVAN SAHLAR SARAYI

Zengin bir halı koleksiyonuna ev sahipliği yapan Sarayda aynı zamanda mumdan yapılmış heykellerin sergilendiği bir bölüm de yer almaktadır

ŞİRVAN ŞAHLAR SARAYI


XUDAFERİN KOPRUSU


GENCE BAKLAVASI


SEKİ HAN SARAYI


QARABAĞ


GÖY GÖL


Kür-Araz uygarlığı

Kür-Araz uygarlığı
Son Eneolitik  ve Erken Tunç Çağına (M.Ö. 4. binyılın sonu - 3. binyıl) ait uygarlık. Başlangıcını Azerbaycan’dan alan bu uygarlık Kuzey Kafkasya’dan Mezopotamya’ya, Doğu Anadolu’dan Orta Asya’ya kadar geniş bir bölgeyi kaplamıştır. İlk kez Azerbaycan’da yapılan arkeolojik araştırmalar zamanı ortaya çıktığı için Kür - Araz uygarlığı adlandırılmıştır.
Bu uygarlık ilk kez 1940 yılında, Kür-Araz nehirleri arasındaki bölgelerde bulunmuş materyaller sayesinde ortaya çıkmıştır. O zaman Kür-Araz uygarlığını Eneolitik  Çağa ait ediyorlardı. Sonralar bu uygarlığın hudutlarının Kür-Araz nehirleri arasından çok daha geniş olduğu anlaşıldı. Abideleri ise M.Ö. 4. binyılın ortalarından 3. binyılın son çeyreğine dek kronoloji çerçeveyi kapsayan Erken Tunç Çağına aittir.

Azerbaycan'da eski el yazmaları

Azerbaycan topraklarında ilk kitabın XI yüzyılda yazıldığı bilinmektedir. Ortaçağda Azerbaycan'da Türk, Arap ve Fars dillerinde nefis el yazma örneklerinin meydana gelmesi, dünyanın en popüler kitaplarının ülkeye getirilmesi ile ulusal kitap kültürümüz ileri derecede zenginleşmiştir. Kaynaklar bu dönemde Azerbaycan'da 1 milyondan fazla el yazma kitabının biriktiğini göstermektedir.

Azerbaycan’ın Tarihi Faciaları

1803-1813 ve 1826-1828 yıllarında Gacarlar devletiyle Rusya arasında çıkan savaşlarda Azerbaycan iki yere parçalandı. 13 Ekim 1813’de imzalanmış Gülüstan Anlaşmasına göre Azerbaycan’ın İrevan ve Nahçivan hanlıkları dışındaki hanlıklar - Gence, Karabağ,  Şeki, Lenkeran, Şamahı, Kuba, Derbend hanlıkları Rusya’ya katıldı. 10 Şubat 1828’de imzalanmış Türkmençay Anlaşmasına göre ise İrevan ve Nahçivan Hanlıkları da Rusya’nın içine ilhak edildi. Böylece Azerbaycan toprakları parçalandı.

H. Natevan

Azerbaycan’ın hükümdar kadını. Karabağ’ın sonuncu hanı Mehdikulu Han Cavanşir’in kızı, İbrahim Halil Hanın torunu. O, ana taraftan Gence hakimi Cevat Hanın neslindendir. Anası Bedircahan Beyim ise Ziya Hanın torunu Uğurlu Beyin kızıdır. Hurşud Banu ailenin yegane evladı, aynı zamanda Karabağ hanlarının sonuncu varisi olduğu için ona sarayda “Dürr-i Yekta” denilmiştir (Tek inci). Halk arasında ise “Han Kızı” adlandırılmıştır.
Hurşid Banu Natevan parlak istidada ve müterakki görüşlere sahip birisiydi. O, Azerbaycan kültürü ve sosyal yaşamında derin iz bırakmıştır.
Hurşid Banu Natevan sadece Azerbaycan’da değil, tüm Kafkas’ta hayırsever birisi olarak tanınmıştır.  O fakirlere yardım etmiş, Şuşa’ya su çektirmiştir. H. Natevan’ın yaptırdığı çeşme “Han Kızı” adıyla meşhurdur.
Han kızı şairlerin isteklerini dikkate alarak Şuşa’da "Meclisi-Üns" (yani, dostluk, ülfet meclisi) tesis etmiştir. Bu meclisin yönetimini ve giderlerini kendisi üstlenmiştir. Bu dönemde Hurşid Banu (nenesinin adını taşıyordu. O Genceli Cevat Han Ziyad oğlu Gacarın doğma kız kardeşiydi) “Natevan”, yani, "kimsesiz", "muhtaç" mahlasını seçmiştir.
"Meclisi-Üns"te tanınmış Karabağ şairlerinin yanı sıra ünlü hanende ve sazendeler de yer almışlar.
Natevan’ın faaliyeti sadece şiirlerle sınırlı değildir. O ressamlıkla da uğraşmıştır. Natevan’ın nefis el işleri, değişik tarzda işlediği dikiş işleri de vardır. Onun dikiş işleri "Gül Defteri" (1886) adlı albümündeki çalışmalarından da görülmektedir.

Tomris

Eski Azerbaycan aşiretlerinden olan Massagetlerin ünlü kadın hükümdarı, komutan.
Tomris’le ilgili esas bilgiler Herodot’un Tarih eserinde yer almaktadır. Bazıları onun İskitlerden olduğunu söylemektedirler. 
Massagetlerin hükümdarı ölmüştür. Aşiretin başında onun dul eşi Tomiris vardı. Pers hükümdarı Kirus elçi göndererek, Tomiris’le evlenmek istediğini bildirmiştir. Fakat Tomiris Kirus’un bu isteğinin samimi olmadığını, Massaget Çarlığını ele geçirmek için bir hile olduğunu anlayarak geri çevirmiştir.  Kirus hilekarlıkla istediğini elde edemeyince Massagetlere saldırmıştır. Araz nehrinden geçmek için gemilerden köprü yaparak gemilerin üzerinde kuleler kurmayı emretmiştir.
Tomiris ordusuyla Kirus’un üzerine hücum etmiştir. Bu savaş Türklerin Perslere karşı düzenledikleri en büyük ve kanlı savaş idi.  Savaşta Massagetler galip gelmişler. Perslerin neredeyse tümü savaş meydanında öldürüldü. Tomiris Kirus’un 29 yıllık hakimiyetine son verdi. Tomirisi bir fıçıya insan kanı doldurmuş ve Kirus’un cesedini bulmayı emretmiştir.  O Kirus’un kafasını fıçının içine sokarak şöyle demiştir: "Ben hayatta kalsam da sen beni mahvettin. Ben demiştim sana kan içireceğim. Şimdi ne kadar istersen iç insan kanından."
Tomris Hatunun hükümdar olduğu Massaget Çarlığı ise adı belli olmayan kocası tarafından ve Ahemnilerle aynı dönemde Derbent’ten Şirvan’a kadar Azerbaycan topraklarında kurulmuştur. Massagetler önce Midiya devletinin egemenliğinde idi. Fakat Pers Ahemeniler Türk  Madayların hakimiyetini yıktıktan sonra Massegetler Perslerin egemenliğine girmeyerek bağımsız devletlerini kurmuşlardır.   Kafkas Alban devleti kurulduktan sonra Massegetler Alban devletinin yönetimine girmişler.

Samahı hanlığı

1747 yılında Mehemmedseid Han tarafından Köhne Şamahı’da 1748 yılında Hacı Mehemmedeli Han taraftarlarınca Yeni Şamahı`da (Ağsu) hanlık kurulmuştur. Hanlıklar arasında uzun müddet devam eden rekabet 1763 yılında Mehemmedseid Hanın Yeni Şamahıyı işgal etmesiyle sonuçlanmıştır. Şamahı Hanlığı kuzeyden Guba hanlığı, güneyden Karabağ, Cavad ve Salyan hanlıkları, doğudan Bakü hanlığı ve Hazar deniziyle, batıdan Şeki hanlığıyla komşuydu. Başkenti önce Ağsu (Yeni Şamahı), daha sonra Şamahı şehri olmuştur. 1768 yılından 1789 yılına dek Guba hanlığını sınırları içinde bulunmuş Şamahı hanlığında 1789-1792 yılları iktidar mücadelesi yılları olarak bilinmektedir. Şamahı hanlık 1805 yılında Rusya tarafından işgal edilmiş ve 1820 yılında Çar fermanıyla tasfiye edilmiştir.

Hakimiyette olmuş hanlar:     
1747-1763   Hacı Mehemmedeli Han
1748-1768   Mehemmedseid Han
1792-1820   Mustafa Han

Ramana Kalesi

Ramana Kalesi
Bakü’nün Ramana köyünde 16. yüzyıla ait bir kaledir. Kalenin yüksekliği 15 metredir. Beyaz taştan yapılmış kalenin inşa tarihi kesin belli değildir. Savunma amaçlı ile yapılmıştır ve Şirvanşahlar döneminde kasır olarak kullanılmıştır.
Tarihçiler bir zamanlar Ramana Kalesinden Kız Kalesine yeraltı yol olduğunu  söylemişlerdir.

Azadlık Meydanı

Azadlık Meydanı (Azerbaycanca: Azadlıq Meydanı) — Azerbaycan'nın başkenti Bakü merkezindeki bir meydandır. Azerbaycan bağımsızlığını kazanırken en önemli fonksiyonu gören meydan, aynı zamanda şehrin merkezi konumundadır. Meydan doğrudan Hazar Denizi'ne bakmaktadır

Mömine Hatun Türbesi

Mömine Hatun Türbesi
Mömine Hatun türbesi — ünlü Azerbaycan mimarı Ecemi Nahçivani’nin şah eseri ve Nahçivan-Marağa mimarlık ekolünün en değerli abidelerinden biridir. Nahçivan şehrinin tarihi merkezinde — Atabeyler Mimarlık Kompleksinin içinde yer almaktadır. Mömine Hatun türbesi aynı kompleksten günümüze kadar ulaşabilmiş yegane abidedir.
Türbenin yüsek gövdesini yukarıdan kapayan yazıda – abidenin baş kitabesinde  şöyle yazılmaktadır: "...bu türbeni dünyanın bilgili, adil meliki, büyük galip Şemseddin Nüsret el İslam ve el Müslüman Cahan Pehlevan Atabey Ebu Cefer Mehemmed ibn Atabey Eldegiz ...dünyanın ve dinin celali, İslam’ın ve Müslümanların namusu Mömine Hatunun hatırası için inşa etmeği  emretti!..."

Şamahı kalesi

Şamahı kalesi
Şamahı kalesi Orta Çağda Şamahı şehrinin savunulması amacıyla inşa edilmiş bir kaledir. 11-12. yüzyıllarda Şirvan şehirlerinin ekseriyeti gelişmiş, bazılarının savunma istihkamları yapılmıştır. 1045 yılında Şirvanşah Gubad (1043-1049) Şirvan’ın baş şehri Şamahı’da yonulmuş beyaz taştan yeni sağlam kale duvarları ve demir kapılar yaptırmıştır.
Arkeologların SSCB döneminde Şamahı’da kazı sırasında buldukları duvar kalıntıları Şirvanşah Gubad’ın yaptırdığı Şamahı İçkalesinın (Bala kale) kalıntısıdır. Bu çağda Bala kalede Şirvanşahlar’ın yeni saray kompleksi yapılmıştır. Şamahı’nın ikinci iç kalesi olan Gülüstan kalesi da 12. yüzyılda yeniden yapılarak güçlendirilmiştir. Bu yapılardan sonra bir başkent olarak Şamahı’yla ilgili o dönemin yazarları demir kapılı, taş duvarlı alınmaz kale, ihtişamlı güzel şehir gibi tasvirler kullanmışlardır.

Gülüstan Kalesi

Gülüstan Kalesi

Yukarı Gövherağa Camisi

Yukarı Gövherağa Camisi
Şuşa merkezindeki meydanının mimarisinde hakim noktada yer alan binalardan biri.
Yukarı Gövherağa camisini 1883-84’lü yıllarda, yine Aşağı Gövherağa camisinden yaklaşık sekiz yıl sonra Gövher Ağanın sağladığı kaynakla Mimar Kerbelayı Sefihan Garabaği’ tarafından inşa edilmiştir.
Araştırmalardan da görüldüğü gibi bugün caminin yerinde Penah Han dönemine ait saz ve kamıştan bir cami yapılmıştır. Penah Hanın yaptırdığı bu cami 1768 yılında İbrahim Han tarafından yeniden taşla yapılmıştır. Aynı cami minaresiz sade biçimde olmuştur. Görünen şu ki, caminin bu görünüşü onun kızı Gövher Ağanı tatmin etmemiş ve buna göre camiyi tamamen yıkmış, yerinde çifte minareli yeni bir cami yaptırmıştır. Lakin bilindiği gibi, bu cami de Gövher ağanın gösterişi ile sökülmüş ve yerinde çağdaş günümüze kadar gelip çatmış Yukarı Gövherağa camisi olarak tanınan bina inşa edilmiştir.

Hudaferin köprüleri

Hudaferin köprüleri
Tarihe göre Azerbaycan’ın kuzeyi ile güneyini birleştiren, hazırda Ermeniler tarafından işgal edilmiş Cebrayıl ilçesinde yerleşir. Hudaferin Azerbaycan mimarlık sanatı tarihinin incisi sayılan muhteşem tarihi abidelerindendir. Araz nehri üzerinde inşa edilmiş iki Hudaferin köprüsü bilinmektedir. Onlardan birincisi "Baş Hudaferin köprüsü"dür. Bu köprünün uzunluğu 130, eni 6, yüksekliği ise 12 metredir. İkinci köprü ise 15 revaklı olmakla uzunluğu 200, eni 4,5 metre, yüksekliği 10 metredir. Baş Hudaferin köprüsünün daha eski olması ihtimal edilir. Şöyle ki bu köprünün Ahameniş İmparatorluğu döneminde ağaçtan yapıldığı, Eldegezler döneminde ise taş ve tuğlayla onarıldığı tahmin ediliyor. H. Gezvini yazıyor ki, Hudaferin köprüsü Muhammed Peygamberin yakını olan Bekir bin Abdulla tarafından 736 yılında yapılmıştır. Hudaferin köprüsünün Makedonyalı İskender, yada Romalı Pompei tarafından yaptırıldığına dair söylentiler  vardır.
Bu köprünün Hindistan’dan başlayarak Yakın ve Orta Doğu ülkeleri, Rusya ve Batı Avrupa ülkeleri arasında Azerbaycan’ın ekonomik ve kültürel ilişkilerinin gelişmesinde  büyük önemi olmuştur.

Icheri Sheher

Icheri Sheher
Sovyet, İslam ve Avrupa mimari tarzlarının kombinlenmesiyle oluşturulmuş yapılar; kent dokusunun önemli parçalarını oluşturmaktadır. 12. yüzyılda kenti savunmak amacıyla inşa edilen duvarların büyük bir bölümüyle çevrili Icheri Sheher; Bakü’nün en tarihi merkezlerindendir. Hazar Denizi boyunca uzanan şehrin bu duvarlı bölümü, farklı çağlara ait ellinin üzerinde tarihi mimariyi bünyesinde barındırması açısından da oldukça önemlidir.

Bakü

Bakü, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin, Hazar Denizi’nin batı kıyısında yer alan başkentidir. Kafkaslar’ın en büyük şehri, en önemli kültür ve ticaret merkezidir. Ülkenin en doğusundaki ve en önemli sanayi, ticaret ve kültür merkezi olmanın yanı sıra bir liman kenti olarak da önemlidir. Şehirde yaşayanların büyük çoğunluğunu Azerbaycanlılar oluşturur.

Azerbaycan Yemekleri

Azerbaycan Yemekleri

Azerbaycan yemekleri bol miktarda mevsim sebzeleri ve yeşillik içerir. Nane, kişniş, dereotu, fesleğen, maydanoz, tarhun, pırasa, kekik, frenk soğanı, mercanköşk, taze soğan gibi taze otlar (goy) çok yaygın tüketilir ve ana yemeklere eşlik eder. En çok koyun ve dana eti yenir. Pilav (plov) çok önemli bir yemek ve safranlısı gibi birçok çeşidi yapılır. Azeri mutfağında safranlı yapılan 50 çeşit yemek var. Azeriler yoğurt (qatik), peynir (pendir), ekmek (çorek), salata (salat) severler.

Haçmaz (Xaçmaz)


Haçmaz (Xaçmaz)

Bakü’ye 157km uzaklıktaki Haçmaz kumsalları ve ormanlarıyla Azerbaycan’ın en turistik yeri. Haçmaz’da Bronz Çağı’ndan kalma Sarkartapa arkeoloji alanı, tarihi Khudat Kalesi, dördüncü yüzyıldan kalma Kafkas Arnavut (Alban) Camii, on altıncı yüzyıldan kalma Şah Abbas Medrese ve Camii, Demir Kapısı erişilmezliğiyle ünlü olan Derbent Kalesi, gezilecek yerler arasında.

Gobustan (Qobustan) Milli Parkı

Gobustan (Qobustan) Milli Parkı

Ülkenin önemli tarihi yerlerinden biri olan Bakü’ye 64 km uzaklıktaki Gobustan’da antik mağaralar, kalıntılar, çamur volkanları ve grizu kayası oluşumları var. Bölgedeki dağlar Büyüktaş, Küçüktaş, Jıngırdağ ve Yazılı Tepe devletin koruması altında. Çok eski kaya oymalarının çokluğu ve kalitesi nedeniyle “olağanüstü evrensel değer” olarak kabul edilerek UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı. Gobustan’daki kaya oyma ve resimleri tarih öncesi ortaçağ dönemlerindeki avcılık, yaşam, hayvanlar ve bitki örtüsü hakkında önemli bilgiler veriyor.

Şeki (Şəki)

Şeki (Şəki)

Büyük Kafkas Dağları’nın eteklerinde yer alan Şeki , Han Sarayı, Kervansarayı, İpek Yolu tarihi, arkadaş canlısı halkıyla görülmeye değer bir kasaba.

Gence (Ganja)

Gence (Ganja)

Azerbaycan’ın ikinci büyük kenti Gence’de Şah Abbas Kervansarayı, Juma Camii, Han Bağı, Ermeni Kilisesi, Rus Ortodoks Kilisesi, Kafkas Arnavut (Alban) Kilisesi var. Selçuk İmparatorluğu döneminde Gence’de yaşayan Nizami Gencevi (Nizami Gəncəvi) Leyla ile Mecnun ve diğer önemli eserlerini Farsça yazdı ve burada bir anıt mezarı var.

20 Nisan 2015 Pazartesi

Merdekan Kalesi

Merdekan Kalesi
Bakü’nün Merdekan kasabasında eski bir kaledir. Kale dört köşe şeklinde 14. yüzyılın ortalarında Şirvanşah Menuçehr’in oğlu Şirvanşah Ahsitan tarafından yaptırılmıştır. Merdekan kalesi Ahsitan’ın düşman üzerindeki parlak zaferi şerefine yükseltilmiştir. Kale feodallerin sığınağı ve koruyucu mıntıkası olarak kullanılmıştır.
Kalenin yüksekliği 22 m, kalınlığı aşağıdan 2,10 m, yukarıdan ise 1,60 metredir. İç yapısı-28x25’dir. İçeriden kale 5 bölüme ayrılmıştır.

Ramana Kalesi

Ramana Kalesi
Bakü’nün Ramana köyünde 16. yüzyıla ait bir kaledir. Kalenin yüksekliği 15 metredir. Beyaz taştan yapılmış kalenin inşa tarihi kesin belli değildir. Savunma amaçlı ile yapılmıştır ve Şirvanşahlar döneminde kasır olarak kullanılmıştır.
Tarihçiler bir zamanlar Ramana Kalesinden Kız Kalesine yeraltı yol olduğunu  söylemişlerdir.

Ateşgah

Ateşgah
Ateş mabedi olan "Ateşgah" Bakü’ye 30 km mesafede, Abşeron yarımadasının Surahanı kasabasının güneydoğu kısmında yer almaktadır. "Ateşgah" 16-18. yüzyılda doğal gazın çıktığı ebedi sönmez ateşlerin yerinde yapılmış ateş mabedidir. Mabedin en erken yapısı olan ahır 1713 yılına aittir. Merkezi secdegahı ise 1810 yılında tacir Kançanagaran tarafından yaptırılmıştır.
Surahanı "Ateşgah"ı, ateşgah, Hint guşenişinlerinin hücreleri ve hacılar için yapılmış odalardan oluşurdu. Ateşgah’ı bu abideni yaptırmış Hintlilerin projesi üzere yerli ustalar yapmışlar.
Genellikle Ateşgah yapısına göre şehir hanlarına benzemektedir. Abide mimarlı üslubuna göre hele Midiya döneminden itibaren Azerbaycan’da yayılmış ateşgah tapınakları geleneklerini yansıtmaktadır. Fakat o, bazı Hint mabetlerinin özelliklerini bulundurmaktadır

Şirvanşahlar Sarayı

Şirvanşahlar Sarayı
15. yüzyılda Şirvanşah İbrahim Halilullah’ın döneminde yapılmış saray. Bakü’nün merkezinde, İçeri Şehirde yer almaktadır. Orta Dogu’nun en görkemli mimarlık abidelerinden biridir. Buraya Şirvanşahlar Sarayı, Divanhane, Kеykubаt Mescidi, Şirvanşahlar türbesi (1435-1436), Şah Mescidi (1441), Seyid Yahya Bakuvi Türbesi, Murad Kapısı (1585), Saray Hamamı ve Ovdan aittir. 1964 yılında koru alanı olarak faaliyettedir ve devlet tarafından korunmaktadır.
2000 yılında UNESCO tarafından İçeri Şehir ve Kız Kalesi ile beraber Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer almıştır.

Kız Kalesi

Kız Kalesi
Bakü’nün, aynı zamanda Abşeron’un en muhteşem ve gizemli mimarlık abidesidir. Kale eski kale  duvarlarının (İçeri Şehir) güney doğusunda, Denizkenarı Park’ın (Bulvar) yakınında yerleşmektedir. Yüksek kule şeklindeki bu nadir abidenin bir çok tarihi ve mimari sırrı henüz açığa kavuşturulamamıştır.
Yüksekliği 28 m, birinci katın çapı 16,5 m’dir. Birinci katta duvarın kalınlığı 5 m’ye ulaşır. Kalenin iç kısmı 8 kata ayrılmıştır. Her kat  yonma taşlarla yapılmış, kümbet şekilli tavanla örtülmüştür. Kale 1964 yılında müze olarak faaliyete başlamış, 2000 yılında UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmıştır.
Azerbaycan’ın simgelerinden biri olan Kız Kalesi Azerbaycan parası üzerinde defalarca tasvir edilmiştir.

Bayıl Kalesi

Bayıl Kalesi
Bakü’nün Bayıl Burnu yakınlığında yerleşen ve hazırda deniz sularının altında kalmış tarihi mimarlık abidesidir. Şirvan-Abşeron mimarlık ekolünün en güzel eserlerinden biri olan ve 18. yüzyılda inşa edilmiş Bayıl kalesi Hazar denizinin suyunun kalkıp inmesiyle zamanla bazen denizin üzerine çıkar, bazen de sulara batarak görünmez olur. Tarihi kaynaklarda kale değişik adlarla (“Sualtı Şehir” , “Bayıl Taşları”, “Sebayıl Kalesi”, “Karvansaray”, “Hanegah”, “Kömrükhana” vs.) anılsa da,  bilimsel edebiyatta daha çok “Bayıl kasrı” adı ile tanınmaktadır.
Bayıl kasrı adanın biçimine uygun olarak uzun şekilde planlanmıştır. Kalenin uzunluğu 180 m, orta eni ise 35 m’dir. Kale duvarları doğuda altı, batıda ise beş yarım daire şeklinde bir (Bakü kalesindeki gibi) burçla sağlama alınmıştır.
Bayıl kasrının inşası  siyasi ve askeri  açıdan çok zor bir dönemde, yani Moğol işgallerinin tüm Orta  Doğuyu sarstığı  bir dönemde (1234-1235 yıllarda) tamamlanmıştır. Fakat sahile yakın adada yapılan bu muhteşem kasrın ömrü çok kısa olmuştur. Bilim adamlarına göre Bayıl kasrı 1306 depreminde denize batmıştır.